Suat Baran Ataş Katılım Bülteni İçin Yazdı: Enerji Yatırımları ve Mega Enerji Projeleri

Enerji Hususundaki Yatırımlar

Sevgili Katılım Bülteni okurları, geçtiğimiz günlerde “Verilerle” adlı bir yazı serisine başlama kararı almıştım. Savunma sanayi noktasındaki gelişmeleri anlatarak da yazı serimin ilkini yayımlamıştım. Serinin sıradaki yazısının konusunu da belirledim. Enerji projeleri ve son 20 yıllık süreçteki mega enerji yatırımlarını ele almaya çalışacağım naçizane. Malumunuz Covid-19 global pandemisinin ardından enerji ekonomi-politiği meselesi iyice önem kazanmış durumda. Ayrıca enerji emtialarında meydana gelen ve özellikle son bir yıllık zaman zarfındaki manipülatif yükseliş de bu konuyu son derece aktüel bir mesele haline getiriyor. Keza Rusya’nın Ukrayna’yı işgali mevzusunun piyasaları derinden etkilediği de bariz bir gerçek. Sadece bu da değil. 2020 yılında Karadeniz’de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gaz rezervinin, -ki 400 milyar dolarlık bir değer biçiliyor- birçok başka müjdelerin; yatırımların ve mega projelerin gündemde olması da cabası. Bilhassa projelerin içerisinde 20 milyar dolarlık bütçeye sahip ilk nükleer santralimiz olan Akkuyu’nun olması bile bence yazı yazılması için gayet yeterli bir sebep. Çok uzatmayayım, karşınızda yazı serimin ikinci halkası.

GİRİŞ

 Son 20 yıllık süreç ülkemiz açısından fazlasıyla pozitif bir süreçti demiştik ve bunu birçok “somut” örnekle, istatistiki veriyle açıklamaya çalışmıştık. Bu minvalde hükümetin yerinde yatırımları ve politikalarına binaen çok daha fazla söz söylenebilir. Buna aklı başındaki kimselerin bir itirazının olacağını kesinlikle zannetmiyorum. Fakat bir husus oldukça es geçiliyor şahsımca. Yalnızca istatistiksel verilerle yorum yapmamalıyız. Aynı zamanda ülkemizin kabuk değiştirdiğini ve bağımsız bir ülke haline geldiği gerçeğini de görebilmeliyiz. Çok şey değişti politikamızda, ülkeler arasındaki konumumuz ve itibarımızda. Büyük bir rol oynadık birçok krizde ve meselede. Sadece coğrafyamızın önemli bir oyuncusu değiliz artık, aynı zamanda dünyada da önemli bir aktörüz. İşte bu da caydırıcı bir savunma sanayi; emin ve güven veren bir enerji politikası, güçlü, dengeli ve taviz vermeyen bir maliye sistemiyle mümkün olabilirdi. Yazıya başlayabiliriz.

BÜYÜK KEŞİF

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 21 Ağustos 2020’de müjdeyi duyurmuştu… Fatih sondaj gemisi 20 Temmuz’dan bu yana Tuna-1 araştırma kuyusunda çalışmalarını yürütüyor ve Zonguldak açıklarını köşe-bucak tarıyordu. Yapılan çalışmalar neticesinde kıyıdan 170 km uzaklıkta, yerin 2100 metre altındaki ilk etap aramalarında 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfedilmiş akabinde 17 Ekim’de ise Erdoğan, Tuna-1 kuyusunda ilaveten 85 milyar metreküp daha doğal gaz rezervi keşfedildiğini duyurmuş ve toplam miktar 405 milyar metreküpe yükselmişti. Bu haber Borsa cephesi ve enerji piyasaları başta olmak üzere birçok kesimce coşkuyla karşılanmıştı. Tarihler 4 Haziran 2021’i gösterdiği vakit bu sefer Sakarya Gaz Sahası’ndaki Amasra-1 kuyusunda Fatih sondaj gemisinin yürüttüğü araştırmalar neticesinde bir keşif daha yapıldı. Ulaşılan miktar 135 milyar metreküptü. Böylelikle 1 yıldan kısa bir süre içerisinde keşfedilen miktar yarım trilyon metreküpü aşarak 540 milyar metreküpü bulmuştu. Müthiş bir gelişmeydi elbette. Rusya, Katar, İran, Türkmenistan ve Cezayir gibi ülkelerin rezervlerine göre bir hayli az gibi görünse bile bizim için çok önemli bir gelişmeydi hiç şüphesiz. Neden mi? TPAO’nun 2021 petrol ve doğal gaz sektör raporuna göre ülkemiz, tüketmiş olduğu 59,6 milyar metreküp doğal gazın 59,2 milyar metreküpünü ithal etmişti. Oransal olarak %99,3’e tekabül eden bu oran, kronik dolarizasyon sorunu olan bizim gibi bir ülke için pek de sürdürülebilir bir mesele değil. Çünkü 2021 sonrası doğal gaz fiyatları başta olmak üzere birçok emtia fiyatında büyük bir yükseliş mevcut. Dediğim gibi 59,2 milyar metreküp doğal gaz ithal eden ülkemiz bu sözleşmelere milyarlarca dolar harcadı. Bu dolar rezervlerinin sözleşmeler neticesinde başka ülkelere transferi ile doğal gaza kavuşuyoruz ama birtakım bazı metalarda bu sebeple elimizden gidiyor. Türk Lirası varlıklarının tehdit altında olduğu süreçlerde rezervler bir ilaç gibi gelebiliyor. Her ne kadar “rezerv satmak” yanlış bir politika gibi görülse de uzmanlar tarafından, bazen pek şans da tanınmıyor para politikasının kurmaylarına. İşte bu büyük keşifle birlikte doğal gaza harcanan milyar dolarların (yıllık ortalama 12-15 milyar dolar harcanıyor) bir kısmı yurt içinde kalabilecek bir hale geliyor. Rezervi keşfettik. Sıra onu işleyecek ve konutlara, sanayicilere ve santrallere kanalize edecek tesise geldi. Filyos’ta bunun için bir üretim sahası inşa edildi ve çalışmalar da hızla devam ediyor. Doğal gazı kuyulardan tüketiciye ulaştıracak boruların serim aşaması büyük oranda bitirildi. Sayın Cumhurbaşkanı ve Bakan Sayın Dönmez’in açıklamalarına göre de 2023’ün ilk çeyreğinde üretim başlayacak ve doğal gaz tüketicilere sunulacak. Filyos’ta ki tesise harcanan miktar da -en son açıklanan veriye göre- 760 milyon lira civarında. Yani iddiaların aksine ne inşa ne de bütçe bulma noktasında bir sorun yaşandı. Bilakis Sayın Dönmez’in açıklamasına göre proje o kadar hızlı bir şekilde ilerledi ki, “kendi alanında bu kadar kısa sürede biten proje olarak rekorlar kitabına girmiş olacak.” diye de son derece iddialı bir ifade kullandı. İlk etapta günlük 10 milyon metreküp doğal gaz üretilecekken bu miktar üç-dört yıl içerisinde ülkemizin ihtiyacının %25-30’unu karşılayabilecek bir düzeye gelecek. Yani enerji ithalatı azalacak ve belki yeni keşiflerle birlikte 8-10 yıl içerisinde doğal gaz ithalatı meselesi tarihe karışacak. Neden olmasın? Dünyanın en gelişkin sismik araştırma filosuna sahip bir ülkeden bahsediyorum…

MEGA, ULTRA VE NOVA: AKKUYU

 Sadece keşif meselesi öne çıkarılmamalı. Mersin’de ülkemizin kabuk değiştirmesi noktasında ki çabalarına son derece önemli katkılar sağlayacağını düşündüğüm, -herkes böyle düşünüyor- bitme aşamasında olan bir proje mevcut. O inşaat ki eğer program da bir değişiklik olmazsa, -birtakım sıkıntılar mevzu bahis haline geldi fakat atlatıldı- bittiği vakit çok mühim bir güç çarpanı olarak halkımıza hizmet edecek. 20 Milyar dolarlık dev projeden, Akkuyu Nükleer Santrali’nden bahsediyorum. Tüm üniteleri devreye alınırsa -ki 2025’leri bulacak programa göre- ülkemizin elektrik ihtiyacının %9-10’unu tek başına karşılayabilecek kadar kapsamlı bir proje bu! Aynı zamanda küresel çapta devam eden nükleer santral projelerinin de en büyüğü konumunda. Enerji ekonomi-politiği meselelerinin önem kazandığı son dönemlerde oldukça stratejik bir hamle elbette. Sadece bu da değil. On yıllardır süre gelen “nükleer enerji” politikalarımız sonunda meyvesini veriyor. Büyük çabalar karşılığını buluyor. Merhum Şehid Adnan Menderes’in; merhum Demirel’in, hemşehrim rahmetli Özal’ın hayalleri sonunda gerçekleşiyor! Takriben 60 yıllık nükleer santral ülkümüz vuslatına eriyor. 2023’ün ortalarında devreye alınacak ilk ünite ve ülkemiz önemli bir eşiği daha aşacak bu surette. Muasır medeniyetler seviyesine işte böyle, adım adım ve çokça çabayla; pek tabii kaliteli ve tutarlı bir vizyonla ulaşacağız. Birtakım ilginç ritüeller ve İslamofobik parti tüzükleriyle değil!

BARAJLAR VE NİCELERİ

  Ülke ekonomisi büyüyor ve gelişiyor. 2022’in ilk çeyrek rakamlarına göre ülkemizde ki 332 OSB’ye kayıtlı işletme sayısı 55 bin 562’ye ulaştı. 2002 yılında OSB’lere kayıtlı işletme sayısı 11 bin 395’ti ve OSB sayısı da keza 192’ydi. Fabrikaların sayısında görülen artışa 20 milyon civarında yeni birey de eklenince elbette halihazırda bulunan kurulu enerji gücü yeterli olamayacaktı. Onun için elektrikte kurulu gücümüz 31,8 GW’tan 100 GW’lar boyutuna dayandı. 3 katlık bir artıştan söz ediyoruz. Gelişmiş ülkelerin yirmi yıllık süreçleri incelendiği vakit yükselişin büyüklüğü çok daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca yenilenebilir enerji yatırımlarında da iyi işler yapıyoruz. Eurostat ve Cumhurbaşkanlığı’nın verilerine göre 2020 yılında elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı AB ülkelerinde ortalama %37,5 iken bu oran ülkemizde %42,3 olarak gerçekleşti. Oranın yüksek olmasında son dönemde görülen güneş enerjisi yatırımları ve rüzgar türbin inşaatlarının artması önemli bir etken fakat ülkemizin “geleneksel baraj potansiyeli” hasebiyle yenilenebilir enerji üretimlerinin büyük çoğunluğunu hidrolik enerji modeli karşılamakta. Hükümette bu noktada ki potansiyelimize vakıf olduğundan hidroelektrik santral projelerine ayrı bir önemle bakıyor. AK Parti hükümetleri 20 yıllık iktidar süreçlerinde baraj ve HES projelerine milyarlarca dolar harcadı. DSİ verilerine göre şu an ülkemizde hizmet veren baraj sayısı 861’ken (bazıları hem enerji üretimi hem sulama, bazıları ise sadece sulama amaçlı) 2002’de 276 idi. Keza sadece enerji üretimi yapan HES’lerin sayısı da 2002’de 49’dan bugün 540’a çıkarılmış vaziyette. Fevkalade bir artış! Öyle ki en çok hidroelektrik kurulu gücüne sahip 10 ülkeden birisiyiz. Son dönemdeki Deriner ve Yusufeli barajlarıyla da yatırımlar artarak devam ediyor. Sözünü ettiğim barajlardan Deriner’in yüksekliği 249, Yusufeli’nin ise 275 metre. Yusufeli aynı zamanda kendi tipinde dünyanın en büyük 3 barajından birisi. İnşaat modeli de küresel çapta çokça ilgi çekti ve sektöründe onlarca yabancı kuruluşa içerik oldu. Ayrıca maddi getirileri de bakanlığın hesabına göre yıllık 1 milyar doları bulabilir. Deriner zaten yıllık ortalama 800 milyon dolar civarında bir tasarruf sağlıyor. Fazla uzatmayayım ve Avrupa’nın en büyük güneş santrali olan dünyada da beşinci sırada bulunan Karapınar GES ile ilgili birkaç bilgi vererek yazımı sonlandırayım. 3,5 milyon panel ve tam kapasite ile elektrik hizmeti sağlanılacak 2,5 milyondan fazla insan. O kadar büyük bir yatırım ki, güneş enerjinin genel elektrik üretimimizdeki payını %20’ye çıkarması bekleniliyor. Karapınar GES tamamlandığında ülkemizin yenilenebilir enerji potansiyelinde önemli bir eşik atlamamıza katkı sağlayacak. Kurulum alanı da 2600 futbol sahasına tekabül ediyor. Yapımına 2020’de başlanan GES projesi 2022’in sonunda tam kapasiteyle devreye alınmış olacak. 1 Milyar dolarlık maliyeti bulunan yatırımın arkasındaki firma da yurt dışında birçok proje üstlenen büyük firmamız Kalyon Holding Enerji Grubu.

KAYNAKÇA:

1-TPAO 2021 Petrol ve Doğal Gaz Raporu 2-SBB/3-Enerji Bakanlığı

4-Majör Kuruluşların İlgili Haberleri (BBC/Euronews/AA)

5-TİM Ticaret Raporu 2021/ 6-Eurostat Verileri

7-TÜİK ve Cumhurbaşkanlığı Verileri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir